İNCELEMELERDE BULUNDU
Öztrak, çeşitli temas ve incelemelerde bulunmak üzere memleketi Tekirdağ’ geldi. Öztrak’a, Marmara Ereğlisi’nde CHP Tekirdağ Milletvekilleri İlhami Özcan Aygun ve Candan Yüceer ile Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ve CHP İl Başkanı Şener Zeynel Saygın eşlik etti.
MUHTARLARI DİNLEDİ
Ardından Çorlu’ya geçen Öztrak burada muhtarlar ile bir araya geldi. Muhtarların sorunlarını dinleyen Öztrak; “Kişi başına verilen vergide Tekirdağ, Türkiye 7.si. Merkez yönetimin kişi başına yaptığı yatırımda ise Tekirdağ, 2014’te 66. sırada imiş. 2020’de 71. sıraya düşmüş. Yani Tekirdağ’ın çok ciddi yatırım alma sıkıntısı var” dedi.
-------
Çorlu’da düzenlenen muhtarlar toplantısında konuşan Öztrak; “Faik Öztrak: 4 milyon dolar için o uçakların orada yattığını söylüyorlar. Bizim Büyükşehir Belediye Başkanlarımız da diyorlar ki “biz büyükşehir belediye başkanları olarak 4 milyon doları verelim, bu uçakları uçurabilin”. Bu konularda da benim bildiğim haliyle görüşmeler devam ediyor. İnşallah olumlu neticelere doğru -tabi hükümet izin verirse- ilerlemek mümkün olacak.”
“Diyorlar ki “20 yıldır ilk defa böyle bir yangın çıktı” ama bunun olacağı belliydi. Çeşitli kuruluşlar, değişen iklim koşulları nedeniyle Türkiye’nin de içinde bulunduğu; İtalya, Yunanistan, İspanya yani Kuzey Akdeniz kuşağındaki ülkelerin, bu tür ciddi yangınlarla karşı karşıya kalacağını söylediler. Biz ne yapmışız? Biz elimizdeki uçağı bir yana atmışız, demişiz ki “biz yangında yıllık ihalelerle uçak, helikopter buluruz.” E her yerde birden de yangın çıkınca o uçakları, helikopterleri bulamaz hale gelmişiz. Doğru düzgün uçak kaldıramamışız.”
“Bu yangınlar başlamadan iki gün önce TBMM’den Turizm Teşvik Yasası çıktı. Bu yasada “orman alanlarının turistik amaçlarla kullanılması yetkisi” Turizm ve Kültür Bakanlığına verildi. Anayasa “ormanı kullanamazsın” diyor, bunlar o yetkiyi veriyorlar. O yetkinin eskiden de var olduğunu söylüyorlar. O yetki eskiden de vardı ama üç tane bakana bağlıydı, şimdi bir tane bakanın imzası yetiyor; tabi bir de yukarıdakinin imzası. Çok açık hepimiz müteyakkız olmalıyız. Sadece bizim bölgemiz değil; Tekirdağ’ı ilgilendirmez falan dememeliyiz. O ormanlar hepimizin. O ormanlara otel dikilmesinin önüne geçmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız, birlik olmalıyız. Yeşili betona teslim etmemeliyiz!”
“Bakın bugün gazeteyi açtım “Allah, Allah” dedim. Yunanistan, orda da yangın var. Yunanistan Başbakanı çıkmış özür dilemiş yangınlar nedeniyle, “yeterince tedbir alamadık” demiş. Yetmemiş gitmişler meclisten yangında zarar görenlerin zararını karşılamak için 500 milyon Euro ek bütçe çıkarmışlar. O da yetmemiş Yunanistan Hava Kuvvetleri Komutanı “helikopterleri zamanında çıkaramadığım için istifa ediyorum” demiş. Bizde böyle bir şey yok, bizde sorumluluk alan yok. Yahu orman yangınlarının sorumluluğunu Büyükşehir Belediyelerine yıkacaklar neredeyse. Bakanı çıkıyor, Cumhurbaşkanı çıkıyor “ belediyenin alanlarında çıkan yangınlarla mücadeleyle sorumlu olan belediyedir” diyor, doğru; ama yangın belediyelerin alanlarında değil ki, Türkiye’nin ormanlarında yangın çıktı. Senin sorumluluğunda olan yerde yangın çıktı. Niye müdahale etmekte geç kaldın? Bunun sorumlusu kim? Dünyanın her yerinde olduğu gibi sorumlu istifa edecek mi ya da görevinden alacak mısın?”
“Süleymanpaşa ilçesinde belediye Ak Parti’ye geçtikten sonra okulların önünde 13 tane futbol sahası yapmaya karar verdiler. Futbol sahalarını yaptılar, yetmedi bir de etrafına Cumhurbaşkanının, Meclis Başkanının dev posterlerini astılar. Maalesef geçtiğimiz hafta, son derece üzücü bir olay; 6 yaşındaki bir yavrumuzun o kale direklerinden biri üstüne çöktü ve evladımızı kaybettik. Bu açıkça ihmaldir! “İtibardan tasarruf olmaz” diyorlar, posterleri dikmeyi biliyorlar ama doğru düzgün çocukları koruyacak bir kale direğini dikemiyorlar. O kale direklerinin bir an önce hepsinin kontrol edilmesi lazım. Kimse sorumlu bulunup gerekli cezanın verilmesi lazım. Bundan sonra da bu tür olaylara, sorumsuzluklara vesile olamamak için gereken her türlü tedbirin alınması lazım.”
“Bir başka önemli krizimiz, yönetim krizi. Ülkede istikrar varmış algısı yaratabilmek için milletin bankasında duran 128 milyar dolarını, Merkez Bankası’nın arkasından; kime de sattıkları belli olmayan bir biçimde buharlaştırdılar. Güya faizi düşürecekti, enflasyonu düşürecekti. Bugün Türkiye dünyanın en yüksek faizini veren 7. ülke oldu. Enflasyonda an itibariyle dünyada ilk 20 ülkenin arasındayız. Daha da yükselmeye devam ediyor. Buna rağmen Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Ak Parti Genel Başkanı çıkıyor diyor ki “ben sinyali verdim; faiz düşmeli, enflasyon da düşmeli.” Kendine bağlı kurumlara “faizi düşürün, enflasyonu düşürün” diye sinyal veriyor. En son bunu yaptığında memleketin 128 milyar doları gitti. Ben söyleyeyim 12 Ağustosta Para Politikası Kurulu toplantısı var. Ben Çorlu’dan soruyorum: 12 Ağustosta getirdiğiniz Merkez Bankası Başkanı eğer faizleri düşürmezse görevden alacak mısınız?”
“Değerli Muhtarlarım; çok açık söyleyeyim, Cumhurbaşkanı diyor ki “ben finans mühendisiyim, ben finanstan anlarım” e anladığın bu mudur yani? Dünyanın en yüksek 9. faizini vereceksin; dünyanın en yüksek enflasyonlarından birine sahip olacaksın, memlekette 10 milyon tane işsiz olacak, esnafını boğazına kadar borca batıracaksın, borç içindeki çiftçinin mallarını, arazisini, traktörünü, ineğini haczedeceksin, ondan sonra çıkıp diyeceksin ki “ben finans mühendisiyim”
“Afganistan’dan gelen sığınmacıları alacağını söylüyorsun güzel, ama senin dışişleri bakanın çıkıyor diyor ki “Türkiye bu yükü kaldıramaz”. Merkez Yürütme Kurulu toplantısı yapıyorsun, parti sözcün çıkıyor diyor ki “biz bu kadar yükü taşıyamayız”. Bu ne demek? O zaman sen kapılı kapılar ardında ABD Başkanı’na söz verdin. Sen söz verdin ama devlet bunu bilmiyor. Demek ki onun için devlette çalışmayan birini orda size tercümanlık yapsın diye yanınıza aldınız. Devletin hali bu. Ekonominin hali bu ve maalesef Türkiye’nin hali bu. Büyük bir mülteci krizi yaşıyoruz ama Avrupalılar çıkıyorlar diyorlar ki “ Türkiye sığınmacıları almaya devam etsin, biz de onlara 3-5 milyar Euro verelim, Türkiye Avrupa’nın sığınmacı gettosu olsun.” Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Bu oradaki insanlara sahip çıkmayalım, insani görevimizi yapmayalım anlamına gelmiyor. Ama bizim bu insanları burada tutmamız mümkün değil. Çünkü bizim kendi sıkıntılarımız var. İş gücümüzü yetiştiriyoruz, okutuyoruz, insanları belli bir yere getiriyoruz ama o insanlar oradan gelip eğitilmemiş, düşük ücretle çalışıyor burada benim insanlarım iş bulamıyor.”
“Bu ülkenin yeni kurallara ihtiyacı var, istişareye ihtiyacı var, güçlü parlamentoya ihtiyacı var. Yeni kurumlara ihtiyacı var, planlanma teşkilatına ihtiyacı var. Biz millet ittifakı olarak ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunları yerine getireceğimizi milletimize taahhüt ediyoruz.”
“Biraz da Tekirdağ’ımıza değinmek istiyorum. Tekirdağ 2014 yılında 4 milyar lira vergi ödemiş, 2020’de ödediği vergi 8,5 milyar liraya çıkmış. Buna karşılık merkezi yönetim bütçesinden 2014’te 153 milyon lira yatırım almış, 2020’de de bu rakam 171 milyon lira olmuş. Tekirdağ gerçekten çok ciddi göç alan bir kentimiz. Öyle toplamda bakmak doğru değil kişi başına diye bakacağız; kişi başına verilen vergide Tekirdağ, Türkiye 7.si. Merkez yönetimin kişi başına yaptığı yatırımda ise Tekirdağ, 2014’te 66. sırada imiş. 2020’de 71. sıraya düşmüş. Yani Tekirdağ’ın çok ciddi yatırım alma sıkıntısı var. Büyükşehir ve ilçe Belediye Başkanları ne yapmak isteseler Tekirdağ’ın eli tutulmuyor. “Hazine arazisi boş duruyor verin değerlendirelim” diyorlar, cevap “olmaz”. Şunu yapalım, olmaz. Bunu yapalım, olmaz. O zaman kendin yatırım yap “o da olmaz”. Ondan sonra vatandaş şikayette bulunuyor. Burada sorulması gereken şey “devlet, kamu yararına kullanılacak kamu arazilerini neden belediyeye vermiyor?” Tekirdağ şahsım hükümeti maalesef Tekirdağ’ımıza üvey evlat muamelesi yapıyor.”
Kaynak: HABER MERKEZİ
Yorum Yazın