İSTANBUL (AA) Medicana International İzmir Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Lütfiye Demir, Türkiye’de 75 yaş altı her 4 kişiden 1’inde kanser geliştiğini ifade ederek, "2020 yılında ülkemizdeki yıllık yeni kanser vaka sayısı 233 bin 834, kansere bağlı yaşam kaybı sayısı ise 126 bin 335 olarak gerçekleşti." bilgisini verdi.
Medicana açıklamasına göre, Demir, 17 Nisan Kanser Haftası nedeniyle Türkiye'deki kanser hastalıklarına ilişkin değerlendirmede bulundu.
"Çağın vebası" olarak ifade edilen kanserle ilgili verilerin ve kanserin neden olduğu ölüm oranlarının her geçen gün arttığını belirten Demir, kişide kalıtımsal kanser yatkınlığı yoksa, sigara, alkol, kötü beslenme gibi etkenlerinin bırakılmasıyla yeni kanser gelişme oranının yüzde 40 azaltılabileceğini kaydetti.
Dünyada kalp hastalıklarından sonra görülen en sık ölüm nedeninin kanser olduğunu aktaran Demir, "Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2020 istatistikleri, dünyada her 5 kişiden 1’nin hayatı boyunca kansere yakalandığını, her 8 erkekten 1’inin ve her 11 kadından 1’nin kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor." bilgisini verdi.
Demir, akciğer, meme, kalın bağırsak ve prostat kanserinin tarama ile erken teşhis edilebildiğini ifade etti.
Türkiye’de de durum korkutucu
Demir, Türkiye'deki son verilerle ilgili kansere bağlı yaşam kaybı sayılarına ilişkin, "Türkiye’de 75 yaş altı her 4 kişiden 1’nde kanser gelişti. 2020 yılında ülkemizdeki yıllık yeni kanser vaka sayısı 233 bin 834, kansere bağlı yaşam kaybı sayısı ise 126 bin 335 olarak gerçekleşti. Ülkemizdeki kanser vakaları incelendiğinde akciğer kanseri, meme kanseri, kalın bağırsak kanseri, prostat kanseri ve tiroit kanseri en sık görülen ilk 5 kanser olarak öne çıkıyor. Ne yazık ki 75 yaş altındaki bireylerde kanser gelişme oranı yüzde 23,3 olarak bildirilmiştir." ifadelerini kullandı.
Sigara ve alkolden uzak durarak riski düşürmek mümkün
Demir, bireyde kalıtımsal kanser yatkınlığının olmaması durumunda, sigara, alkol, asbest maruziyeti, stres, kötü beslenmeye bağlı insülin direnci gibi etkenlerin kontrol altına alınması ile yeni kanser gelişme oranının yüzde 4050 oranında azaltılabileceğini ifade etti.
Demir şunları kaydetti:
"Sigara ve tütün tüketimi tüm dünyada bilinen en yaygın etkendir. Akciğer, başboyun kanserleri, mesane kanserleri, böbrek kanserleri, yemek borusu kanserleri, rahim ağzı kanserleri başta olmak üzere aslında pek çok kanserde önemli etkisi olan kanserojendir. Ayrıca yoğun alkol tüketimi de çok sayıda kanserin önemli etkenlerindendir.
Kalıtımımızı kontrol edemeyiz belki ama en azından sigara ve alkolü hayatımızdan çıkararak kanser gelişme riskimizi önemli ölçüde düşürebiliriz. Bunun yanında sağlıklı beslenme, kilo kontrolü, egzersiz, stresten korunmak ve genel sağlığımızı korumak da kanser riskimizi azaltmak adına önemli bir etkendir."
Tarama ile teşhis edilebilen kanserler
Demir, akciğer, meme, prostat ve kalın bağırsak kanserlerinin erken teşhis fırsatı yaratabilecek tarama yöntemleriyle taranan kanserler olduğunu belirterek, özellikle yoğun sigara tüketen bireylerin 50 yaş sonrası her yıl düşük doz akciğer tomografisi çekilmesinin akciğer kanserinin erken teşhisi için önemli olduğunu kaydetti.
Demir, "Kadınların 40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi çektirmesi, meme kanserinin erken teşhisi açısından önemlidir. Kalın bağırsak kanserinin erken teşhisi için ise 50 yaş sonrası bireylerde kolonoskopi taramasının yapılması gerekmektedir. Erkeklerin prostat kanserinin erken teşhisi için ise 4550 yaş aralığında PSA düzeyine baktırması, genetik yatkınlığı olan kişilerin ise mutlaka tarama testlerini yaptırması gerekiyor." uyarısında bulundu.
Doç. Dr. Demir, kadınlarda sıklıkla 2050 yaş aralığında görülen rahim ağzı kanserlerinin de erken teşhis ile önlenebilen, rutin tarama yapılmasını önerdikleri bir kanser türü olduğunu da kaydetti.
Yorum Yazın